İddet Süresi
İddet süresi mevzuatımızda çoğu kez tartışmaya açık hale gelmiş hukuki bir süreyi ifade etmektedir. İddet süresi en genel tanımıyla kadının evliliği sona erdikten ya da eşi öldükten sonra yeniden evlenebilmek için beklemesi gereken üç yüz günlük süreyi ifade etmektedir. İddet süresi Türk hukuku uyarınca bir evlenme engelidir ancak kesin bir evlenme engeli değildir. İddet süresi dolmamasına rağmen evlenen kadın yine de geçerli bir evlilik yapmış olur. İddet süresinin sadece kadınlar için öngörülmüş olması kanun koyucunun nesebin karışması ihtimalini önlemeyi amaçlaması ile açıklanmaya çalışılmaktadır.
İddet Süresi Nedir ?
İddet süresi TMK’nın aile hukuku bahsinde düzenlenmiştir. mevzuatımızda bazı hususlar evlenmeyi geçersiz kılar. Bu hususlardan bazıları kesin evlenme engelleri iken bazıları ise kesin olmayan engellerdir. İddet süresi ise kural olarak kesin olmayan bir evlenme engelidir. Kesin olmayan evlenme engellerinden birinin varlığına rağmen her nasılsa evlilik yapılmışsa evliliğin butlanına karar verilmez, evlilik ahlaki sebeplerden geçerli sayılır. Bu nedenle iddet süresine uyulmamasına rağmen yapılan evlilik geçerlidir.
İddet Süresinin Kanuni Dayanağı Nedir ?
İddet süresi Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş yasal bir olgudur. Kanun koyucu evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez demek suretiyle iddet süresini hukuki olarak düzenlemiştir. Türk Medeni Kanununun 95 ve 96.maddeleri iddet süresini düzenlemektedir. İlgili maddeye göre bu süre doğurmakla bitecektir. Bunun yanı sıra kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
İddet Süresi Ne Kadardır ?
İddet süresi kural olarak 300 gündür. Bu süre kadının boşanmasıyla başlayacaktır. Boşanma kararının kesinleşmesinin ardından 300 gün geçmeden kadının evlenmesi kesin olmayan bir evlenme engeli teşkil edecektir. Buna rağmen yapılan evlilik yine de geçerlidir. Söz konusu hüküm nesep karışıklıkları için getirilmiştir. İddet süresinin hakim tarafından kısaltılabilmesi de mümkündür.
İddet Süresinin Kaldırılması
İddet süresinin hakim tarafından kısaltılabilmesi hukuken mümkündür. kural olarak kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır. Bu bağlamda iddet süresinin kaldırılması 2 farklı durumda mümkün olabilir. Bunlar;
- Kadının gebe olmaması
- Boşanmış eşlerin yeniden evlenmek istemesi
Bu iki durumda hakim iddet süresini kaldırmak zorundadır. bu hususta mahkemenin takdir yetkisi bulunmamaktadır.
İddet Süresinin Kaldırılması Davası
Yukarıda değindiğimiz iki durumda iddet süresinin kaldırılması mahkemeden istenebilir. Bu talep dava yoluyla kullanılır. İddet süresinin kaldırılmasının dava edilebileceği haller;
- Eşlerin tekrar evlenmek istemesi
- Kadının gebe olmadığının anlaşılması
Doktor raporu ile gebe olmadığını kanıtlayan kadın 300 günlük süreyi beklemeden tekrar evlenebilir. Boşanan eşlerin birbirleriyle yeniden evlenmeleri de aynı sonuca tabidir.
İddet süresinin kaldırılması davası kadının yerleşim yerinin aile mahkemesinde açılır.
Sıkça Sorulan Sorular
İddet süresini beklemeden evlendim, evliliğim geçersiz mi ?
Hayır, evliliğiniz geçerlidir.
İddet süresinin kaldırılması davası nerede açılır ?
İddet süresinin kaldırılması davası kadının yerleşim yerinin aile mahkemesinde açılır.
İddet süresinin kaldırılması davası duruşma yapılır mı ?
Bu dava genellikle dosya üzerinde karara bağlanır.
İddet süresini beklemeden evlendim ve çocuğum oldu, babası kim olur ?
Bu durumda çocuğun babası ikinci eştir ancak aksi ispatlanabilir.
İddet Süresi Hakkında Yargıtay Kararlarından Örnek Alıntılar
“… …’dan boşanan …’ın iddet müddetinin kısaltılmasına karar verildiği, yine ilamın gerekçe kısmında Edremit Devlet Hastanesi Baştabipliği’nin 27.11.1998 tarih ve 398 sayılı raporunda …’ın hamile olmadığının bildirildiği, rapor tarihi ile …’in düzeltilen doğum tarihi arasında 3 ay 12 gün kaldığı, bu sürenin de biyolojik olarak bir çocuğun doğmasına imkan vermediği anlaşıldığından; mahkemece iddet müddetiyle ilgili bu dosya da incelenerek durumun açıklığa kavuşması için yaşının düzeltilmesi davaname ile istenen …’in boşanmadan önceki bir tarihte doğup doğmadığı konusu da araştırılıp, gerektiğinde Hüseyin’in yaşının düzeltilmesi konusunda Cumhuriyet Savcılığınca ek davaname düzenlenmesi gerekip gerekmediği hususlarında bir değerlendirme yapılıp kayıtlarla çelişmeyen bir karar verilmesi gerekirken, doğum tarihinin 09.03.1999 olarak düzeltilmesi doğru görülmemiştir.” 18. Hukuk Dairesi 2011/9116 E. , 2011/12615 K.
“Somut olayda davaname ile …’nin gayriresmi birlikteliğinden olan oğlu …’u boşandıktan sonra iddet müddeti içerisinde nüfusa kaydettirmesi nedeniyle eski eşi adına nüfusa kaydedildiği, gerçekte babasının … olduğu iddiasıyla …’un nüfus kaydının düzeltilmesini talep edilmiştir. Davanın kabul edilmesi halinde davalının baba adının değiştirilmesinin yanında nüfusta babası ile soybağı kurulacağından, dava bu niteliği itibariyle bir nesep davasıdır.” 17. Hukuk Dairesi 2014/11748 E. , 2014/10954 K.
“Temyiz dışı sanık …’un katılan … ile resmi olarak evli olduğu ancak boşanma davası devam ettiği, süreç içinde sanık … ile gayrı resmi birliktelik yaşadığı, boşanmanın 25.01.2012’de kesinleştiği, 20.04.2012 tarihinde … isminde bir çocuğun dünyaya geldiği, çocuğun babası … olmasına rağmen iddet müddeti içinde doğan …’ın evlilik birlikteliği içinde doğmuş gibi nüfusa baba hanesi … olarak kayıt edilmesinden ibaret eylemde; sanık …’in, … yeni boşandığı ve kanunun aradığı süreyi doldurmadığı için resmi nikah yapamadıklarını, birlikte yaşadıkları süre içerisinde … isminde bir çocuklarının olduğunu, çocuğunun rahatsızlandığını, tedavi işlemleri için nüfus cüzdanı gerekli olduğunu, bu nedenle nüfusa …’ın baba ismini daha sonra değiştirmek üzere … olarak kaydettirmek zorunda kaldıklarını, suç kastı ile hareket etmediğini savunarak suçlamayı kabul etmemesi; Özel Sevgi Hastanesi doğum raporunda, bebeğin baba adının “…” olarak kayıtlı olması ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 285 ve 295. maddelerindeki “evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır ve başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.” düzenlemeleri, nüfusa kaydedilen çocuk …’ın doğum tarihi dikkate alındığında, çocuğun biyolojik baba olan sanık …’in üzerine derhal kayıt edilmesinin mümkün olmaması, resmi nikahlı eşin üzerine kaydedilmesinin yasadan kaynaklanan bir zorunluluk olması karşısında; suçun unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden, beraat yerine yazılı şekilde çocuğun soybağını değiştirme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması…” 11. Ceza Dairesi 2017/14034 E. , 2017/8875 K.