Boşanmada Kusur Sayılan Davranışlar ve Kusurun Önemi
Türk hukuku uyarınca boşanmada kusur ilkesi geçerlidir. Kusur ilkesi kusursuz eşin korunmasını esas almaktadır. Eşlerden biri boşanmayı haklı kılacak şekilde bir kusur işlerse ve evlilik birliğine ilişkin sorumluluklarını ihlal ederse kusur ilkesi ihlal edilir. Ancak belirtmek gerekir ki, eş kusurlu olsun ya da olmasın boşanma davası açabilir. Boşanmak her eşin de hakkıdır. Ancak kusur varsa bu durumda diğer eşin menfaatleri korunarak boşanma daha kolay bir şekilde gerçekleşebilir. Detaylı bilgi için İstanbul Boşanma Avukatından hukuki danışmanlık alabilirsiniz.
Boşanmada Kusur
Evlilik süresince bir eşin evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini aksatan ya da yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda kusurlu kabul edilebilir. Anlaşmalı boşanma davasında eşlerin kusuru hakim tarafından nazara alınmaz çünkü eşler anlaşmalı boşanma protokolünde boşanmaya ve boşanmanın sonuçlarına ilişkin hükümleri beraberce hazırlamışlardır. Boşanmada kusur özellikle çekişmeli boşanma davaları bakımından önem arz etmektedir. Aynı zamanda maddi ve manevi tazminat taleplerinde, velayet hususunda, nafaka miktarında kusurun önemi çok elzemdir. Detaylı bilgi için İstanbul Boşanma Avukatına danışabilirsiniz.
Boşanmada Kusur Sayılan Davranışlar
1.Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması ve Kusur
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması boşanma sebeplerinden biridir. Buna göre eşlerin artık ortak hayatı kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılması halinde eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanma davası açan kişi yani davacı kusurlu ise ve diğer eşten daha kusurlu ise davalı buna itiraz edebilir. Bu durumda kusurun durumu ve derecesi saptanacaktır.
2.Zina Davası ve Kusur
Zina eden eş kural olarak kusurludur. Zinayı bilerek ve isteyerek gerçekleştiren kişi istisnasız olarak kusurlu kabul edilir. Zina, eş dışında başka bir karşı cinsle cinsel birliktelik yaşamaktır. Ancak bir kimse iradesi dışında cinsel birliktelik yaşamışsa bu zina teşkil etmez. Örneğin, tecavüze uğrayan bir eş kusurlu değildir ve zina gündeme gelmez. Zinaya dayalı boşanma davası için zina olgusunun varlığı ispatlanmalıdır.
3.Hayata Kast, Pek Fena ve Onur Kırıcı Davranış ve Kusur
Hayata kast, pek fena ve onur kırıcı muamele kanunda sayılmış bir diğer boşanma sebepleridir. Bu sebepler açısından kusurun önemi yoktur. Eşin hayatına kast söz konusu ise davacının kusurlu olup olmadığı önem arz etmeksizin boşanma sağlanabilir. Bunun en temel gerekçesi evliliği zedeleyen hiçbir eylemin insan yaşam hakkına yönelik bir saldırıyla kıyaslanamayacak oluşudur. Şiddet, eziyet, aşağılama, küfür gibi hallerde kusura bakılmaz.
4.Suç İşleme ve Haysiyetsizlik ve Kusur
Bu boşanma sebebinde kusur aranmaktadır. Şöyle ki, kişi suçu gerek eşine karşı gerekse başkalarına kaşı işleyebilir. Bu sebebe dayanarak boşanma davası açıldığında suç işleyen eşin bu suçu işlemede kusurlu olması gerekmektedir. somut olayda meşru müdafaa ve zorunluluk hali gibi bir durum söz konusuysa bu halde boşanmada kusur ilkesi devreye girecek ve bu eş kusurlu kabul edilmeyecektir.
5.Terk ve Kusur
Terke dayalı boşanma davasında terk eden eşin kusurlu olması boşanma açısından oldukça önemlidir. Terk eden eş evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları üstlenmemek için terk etmelidir. Terk haklı bir sebebe dayanıyorsa bu durumda kusur söz konusu olmayacak ve boşanma davası kabul edilmeyecektir. Terkle alakalı detaylı bilgi için terke ilişkin bloğumuzda yazılan diğer yazıları inceleyebilirsiniz.
6.Akıl Hastalığı ve Kusur
Akıl hastalığına dayalı boşanma davasında davacı kusurlu olmasa bile davalının zor duruma düşmemesi için nafaka vs istenebilmektedir. Bu bağlamda kusur ilkesi burada söz konusu olmayacaktır. Ancak akıl hastalığına dayalı boşanmada akıl hastalığı evlilikten sonra meydana gelmiş olmalıdır. aksi takdirde evliliğin butlanı söz konusu olacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular
Tazminatta kusur önemli mi ?
Evet, kusursuz kimseden tazmin yükümlülüğü doğmaz.
Kusursuz eşten nafaka alabilir miyim ?
Diğer şartlar da sağlanırsa kusursuz eşten de nafaka almak mümkündür.
Ahlak dışı teklifte bulunmak kusur sayılır mı ?
Evet, bu yargıtay kararları bağlamında kusur teşkil eder.
Taraflar eşit kusurlu ise ne olur ?
Bu durumda boşanmaya karar vermek hakimin takdirindedir.
Yargıtay Kararlarından Örnek Alıntılar
“Toplanan delillerden, davalı (kadın)’a mahkemece yüklenen kusurlu davranışlardan sonra tarafların bir araya gelip bir süre birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. O halde, davacı (koca)’nın, kadının kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığının kabulü gerekir. Affedilen ve hoşgörüyle karşılanan davranışlar, boşanma davasında diğer tarafa kusur olarak yüklenemez. Taraflar arasında, bir araya gelmelerinden sonra en son yaşanan olay ise davacı (koca)’nın birlikte yaşamaktan kaçınarak birlik görevlerini ihmal etmesidir. Öyleyse, davalı (kadın)’ın başkaca kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı (koca) tamamen kusurludur. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.” 2. Hukuk Dairesi 2014/26167 E. , 2014/25696 K.
“Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.” 2. Hukuk Dairesi 2006/21804 E. , 2007/1469 K.
“Davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla davacıyı terk ettiği anlaşılmaktadır. Bu hal, terk edilen eşe, terk sebebiyle boşanmayı isteme hakkı verir.(TMK.m.164) Dava, terk hukuki sebebine değil, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmaktadır. Davalının kusurlu olup olmadığı, dayanılan boşanma sebebi çerçevesinde belirlenmelidir. Davalının gerçekleşen eylemi, terk olduğuna ve başkaca bir fiili kanıtlanmadığına göre, bu olay tek başına evlilik birliğine temelinden sarsar nitelikte bir kusur olarak görülemez.Bu bakımdan davalının kusurlu olduğunun tespiti isabetsizdir.” 2. Hukuk Dairesi 2008/13675 E. , 2009/16048 K.